DEÜ’DE ÖĞRETMENLER GÜNÜ HEYECANI

5.076

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen törende konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, eğitim kavramının sosyal değişimin bir aracı olduğunu belirterek, “Burada önemli olan bireye, yeni başlangıçlar sağlayacak; topluma da farkındalık ve sosyal ilişkilerde güç katacak fırsatlar sunmaktır. Beşeriyetin beklentileri ile milli kimliği oluşturan değerlerin bütünleşmesi ve elde edilen çıktıların entelektüel zekânın geliştirilmesinde kullanılması, bu yapının parçalarını teşkil etmektedir. Öğretmenlik insan yetiştirmek için vakfedilen bir hayattır. Dolayısıyla onların hayatımızdaki yeri eğitimci kimliğinin çok ötesindedir” dedi.  

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) tarafından 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Sabancı Kültür Sarayı’nda düzenlenen ve Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın anısına ithaf edilen programda konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, eğitimde beşeriyetin beklentileri ile milli kimliği oluşturan değerlerin bütünleşmesinde öğretmenlerin önemli sorumlulukları bulunduğuna işaret etti.

Salgınla mücadele kurallarına özen gösterilerek gerçekleştirilen; üniversite mensuplarının ve öğretmenlerin yanı sıra Türkiye’nin tarih alanındaki saygın isimlerinden birisi olan Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın video/konferans yoluyla katıldığı etkinlikte konuşan Rektör Hotar, “Sosyal ve iktisadi hayatını geliştiren, şekillendiren ve geleceğe hazır hale getiren en önemli güç, hiç kuşkusuz temel eğitimdir. Söz konusu olan aklın, bilimin ve yüksek insani değerlerin yer aldığı faaliyetleri, kişiye ulaştırmak ve toplumsal dinamiklerin her alanına bunları nakşedebilmektir. Refah ve kalkınmanın sadece ekonomik göstergelerden ibaret olmadığı günümüz toplumlarında; bu gerçeklik, eğitim ile elde edilen tutum ve davranışlar üzerine inşa edilir. Bu yüzden eğitim, her ülkenin mutlak suretle üzerinde durması gereken ana gayelerden birisini oluşturur” dedi.

Eğitimin sosyal değişimin de bir aracı olduğunu vurgulayan Rektör Hotar, “Burada önemli olan bireye, yeni başlangıçlar sağlayacak; topluma da farkındalık ve sosyal ilişkilerde güç katacak fırsatlar sunmaktır. Bunun yanında; beşeriyetin beklentileri ile milli kimliği oluşturan değerlerin bütünleşmesi ve elde edilen çıktıların entelektüel zekânın geliştirilmesinde kullanılması, bu yapının parçalarını teşkil etmektedir” diye konuştu.

MİLLİ EĞİTİM DAVASI

Türkiye’deki milli eğitim politikalarının birey ve toplum hayatında bir değişimi de ifade ettiğini tarihsel gerçekliklere vurgulayan Rektör Hotar,  “Bakınız; Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk 22 Eylül 1924 tarihinde Samsun İstiklal Okulu’ndaki konuşmasında, ‘Eğitimdir ki bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder…Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni nesle vereceği eğitim kesinlikle millî eğitimdir…Millî eğitim esas olduktan sonra, eğitimin dilini, yöntemini, araçlarını da millî yapmak zorunluluğu tartışma kabul etmez’ demiştir. Atatürk’ün buradaki yaklaşımı, Türkiye’nin istiklal ve istikbal ülküsünün nasıl ve ne şekilde olması gerektiğine dairdir. Bunun doğru şekilde anlaşılması, sürecin sağlıklı şekilde sürdürülmesi açısından son derece kritik öneme sahip öğretmenlerin varlığına bağlıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün vurguladıkları milli eğitimdeki davamızın aslı ve özeti zaten budur” ifadesinde bulundu.

ÖĞRETMENLİK VAKFEDİLEN HAYATTIR

Öğretmenlerin yerinin eğitimci kimliklerinin ötesinde olduğuna dikkat çeken Rektör Hotar, “Onlar sadece; okullarda görev yapan, sınıflarda ders anlatan ya da evlatlarımıza evlatları gibi bakan insanlar değillerdir. Onlar, akıl aldığımız, dert yandığımız, sorunlarımızı birlikte çözdüğümüz akil kişilerdir. Yakınlarımızdır, memleketin dört yanında idealleri peşinde koşan kahramanlarımızdır. Aziz milletimizin yokluk içinde kurduğu devletimizin kazanımlarında veya sosyal hayatımızın bileşenlerinde, her daim onların eserleri yer almaktadır. Okur-yazar oranın son derece düşük olduğu cumhuriyetimizin ilk yıllarından bugün geldiğimiz nokta elde edilen bu başarı, devletimizin milli eğitimde yürüttüğü politikaların ve bu camianın her ferdinin olağanüstü gayretinin bir sonucudur” dedi.

“EĞİTİM ALANINDA DA ÖNCÜYÜZ”

DEÜ’nün eğitim bilimleri alanında da öncü bir kurum olduğunun altını çizen Rektör Hotar, “Uluslararası nitelikteki öğretim faaliyetlerini Buca Eğitim Fakültesi ile Eğitim Bilimleri Enstitüsü bünyesinde lisans ve lisansüstü düzeyde sürdüren üniversitemiz, öğretmenler ve bilim insanları yetiştirmekte; bilimsel araştırmalar yapmakta; hayatın her alanına dokunmaktadır. Bizim buradaki temel amacımız, muhakeme yeteneği ve insan sevgisi yüksek; milli ve manevi değerlerine bağlı; yenilikçi yaklaşımları benimseyen; iletişim kabiliyeti güçlü bireyleri topluma kazandırmaktır. Buradan mezun olan ailemizin her ferdi, kıymetli öğretmenlerimiz, ülkemizin ve insanlığın selameti için çalışmakta ve öğrenciler yetiştirmektedir. Bu durum bizler için de hem motivasyon hem de ilham kaynağıdır” ifadesinde bulundu.

HATIRALARINI KORUYACAĞIZ

Konuşmasında öğretmenlere de seslenen Rektör Hotar, “Sizler, bizi biz yapan insani değerlerimizi, birikimlerimizi, duygu ve düşüncelerimizi gelecek kuşaklara aktarmakla görevli olan kişilersiniz. Bunun ne kadar zor bir görev olduğunu biliyor; bu yüzden de sizleri takdir ediyoruz. Ancak şunu da unutmayın; bugün aramızda olamayan, hayatının baharında hainler tarafından öğrencilerinden kopartılan Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın gibi gencecik evlatlarımız var. Şenay Öğretmen ve onun gibi değerlerimizin aziz hatıralarını korumak, sizlerin ve bizlerin minnet borcudur. Geleceğimize rehberlik edecek sizlere güveniyoruz. 24 Kasım Öğretmenler Gününüzü kutluyor; başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehit düşen ve aramızdan ayrılan öğretmenlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Aziz milletimize ise en derin şükranlarımı sunuyoruz.”

TÜRKİYE BÜYÜK MESAFE KAT ETTİ

Uzaktan bağlantı yöntemiyle etkinliğe katılan Prof. Dr. İlber Ortaylı ise öğretmenliğin yetenekli bir çocuğu eğitimin diğer kademelerine aktarılmasında görev, yetki ve kabiliyete sahip çok önemli bir meslek olduğunu vurguladı. Cumhuriyetin kuruluş yıllarından günümüze kadar, Türkiye ve dünyanın savaşlarla ve salgın hastalıklarla mücadele ettiğini kaydeden Ortaylı, “Ülkemiz iki cihan savaşı arasında mücadele ederken bile eğitime büyük önem verdi. Türkiye 1928 yılında harf devrimine başladı. On yıl gibi kısa bir sürede okuma ve yazmada büyük yol aldı. Eğitimi millileştirmek için büyük adımlar atıp, okuma kabiliyeti olan çocukların eğitimden eşit yararlanması için büyük mesafeler kat etti. Bunun en güzel örnekleri ise kendi alanlarında Türkiye’nin bugüne kadar yetiştirdiği en önemli bilim insanları olan Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. Aziz Sancar, Prof. Dr. Gazi Yaşargil, Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’tır”. İzmir’in entelektüel bir kent olarak çok kitap okuyan nüfusa sahip olduğunu belirten Ortaylı, “İzmir’in entelektüelleşmesinde üniversiteler büyük katkı koymuştur. Eğe Üniversitesi’nden sonra kurulan Dokuz Eylül Üniversitesi de özellikle hukuk, tarih, arkeoloji gibi pek çok sosyal bilimler alanında önemli bir boşluğu doldurmaktadır” dedi.

SAYGI VE SEVGİ GÖRÜR

Etkinlikte söz alan Buca Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esra Bukova Güzel ise eğitim aşkı ile görev yapan öğretmenlerin Öğretmenler Gününü kutladığını belirterek, “Çocukların küçüklükte olmak istedikleri mesleklerin başında öğretmenlik gelir. Çünkü öğrenci, öğretmeninden değer vermeyi, sevmeyi ve saygı göstermeyi görür. Ülkemizde Prof. Dr. Aziz Sancar gibi çok önemli bilim insanlarını yetiştiren yine değerli öğretmenlerimizdir” diye konuştu.

PANEL İLE DEVAM EDİLDİ

Açılış konuşmalarının ardından ‘Zor Koşullarda Öğretmen’ olmak konulu panel gerçekleştirildi. Panelde konuşan Kaymakam Özgür Azer Kurak Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Dr. Özden Ölmez Ceylan, hayatta en büyük mucizenin küçükken iyi bir öğretmene rastlamak olduğunu ifade etti. İzmir AFAD Birim Amiri Atıl Hepçorman ise depremden en az zararla çıkmak için evdeki tüm eşyaların duvara sabitlenmesi gerektiğini belirterek, herkesi arama kurtarma çalışmalarında görevli olmak için gönüllü olmaya davet etti. Buca Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Öz Soysal konuşmasında depremin öğrenciler üzerindeki psikolojik etkilerini değerlendirirken, Reşat Turhan Ortaokulu’nun Görme Engelli Türkçe Öğretmeni Yasemin Tümey ise her şeyin temelinde önyargıların yattığını vurgulayarak; fiziksel engellerinden ziyade kafalardaki görünmez duvarlar nedeniyle zorlandıklarını ifade etti.

AYBÜKE ÖĞRETMEN UNUTULMADI

Etkinlikte Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın anısına hazırlanan video gösteriminin ardından, Buca Eğitim Fakültesi Müzik Topluluğu’nun müzik dinletisi gerçekleştirildi. Törenin ardından davetliler Sabancı Kültür Sarayı’ndaki sergiyi ziyaret etti.

İlgili Yazılar