HAYATIN HER ALANINDA KADIN

660

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ‘Hayatın Her Alanında Kadın’ temalı panel düzenledi. Panelde konuşan Rektör Prof. Dr. Nükhet Hotar, Türkiye’nin bugünkü kazanımlarını elde etmesinde kadınların payının büyük olduğunu söyledi. Hotar, şiddetten, göçten, savaşlardan, yoksulluktan en çok etkilenin de kadınlar ve çocuklar olduğunu hatırlattı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nün ‘Hayatın Her Alanında Kadın’ temasıyla düzenlediği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Paneli, 15 Temmuz Şehitler salonunda yapıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi sosyal medya hesaplarından canlı yayınlanan etkinliğe, DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, dekanlar, müdürler, akademik ve idari personel katıldı. Kadın Hakları ve Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi  Müdürü Prof. Dr. İkbal Sibel Safi’nin moderatörlüğünü üstlendiği panele DEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Sema Alp Çavuş, Zaid Othman ve annesi Sultana Hussein, KADEM İzmir İl Temsilcisi Arzu Günaydın ve Milli Jimnastik Sporcusu Nazlı Savranbaşı konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılışında konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Toplum hayatının ciddi bir dönüşümden geçtiği; kadınlara yönelik şiddetin, hak ihlallerinin, ayrımcılığın ve zorbalığın yaşandığı günümüzde, medeniyetin ne olduğunu, sadece ekonomik kriterlere, kamu düzeninin işleyişine ya da istatistiklere bakarak anlamak mümkün değildir. Bu şekilde yapılacak her tanım, özü itibariyle eksik veya kendi içinde tutarsızdır. Kadınlar Gününü, sadece bir cinsiyetin yüceltildiği an olarak değil; toplum hayatının geldiği noktanın değerlendirildiği bir gün olarak değerlendirmek gerekir. Bizlerin sıklıkla vurguladığı esas mesele, toplumun kadını nerede gördüğü değil; kadının medeniyette kendini nerede gördüğüdür” dedi.

ORTAK GELECEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ

Birleşmiş Milletlerin verilerine göre; dünyada, kadınların yüzde 35’inin hayatlarının bir döneminde eşlerinin fiziksel veya cinsel şiddetine maruz kaldığına ve her gün 137 kadın, aile fertlerinin saldırısı sonucu hayatını kaybettiğine dikkat çeken Hotar, “Bu üzücü tabloda mevcut sorunların tespit edilmesi, değerlendirilmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulmasında bilinen yöntemlerin bir kenara bırakılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Sonuçta kadın ve erkek toplumun ortak geleceği için çalışmakta, üretmekte ve aileler kurarak yaşam mücadelesinde birlikte yer almaktadır. Bu noktada ise kadın veya erkek, bir diğerinin önünde ya da arkasında değildir. Dolayısıyla burada asıl yüceltilmesi gereken husus bireyin kendisidir, çevresine ve topluma sağladığı katkıdır” diye konuştu.

EN YÜKSEK ORAN AKADEMİDE

Ülkemizin bugünkü kazanımlarını elde etmesinde ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alma hedefini ortaya koymasında, kadınların rolü olduğunu biliyoruz” diyen Rektör Hotar, şöyle konuştu:

“Bu noktada ülkemizde son 15 yılda, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için ciddi tedbirler alınmış; hukuki düzenlemeleri hayata geçirmiş, kadınların daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacak adımlar atmıştır. 2002’de 4.4 olan milletvekili oranı Bakınız, 2007 yılında TBMM’deki toplam vekil sayısının yüzde 9,1’i kadınlarımızdan oluşurken, 2020 yılında yüzde 17,3’e yükselmiş; kadın büyükelçi sayımız ise 2.6 kat artmıştır. Yine 2008’de en az üniversite mezunu olan kadınların oranı yüzde 7,6 iken bu oran 2019’da yüzde 18,5’a kadar yükselmiştir. Kadınların oranının en yüksek olduğu alan yüzde 45 ile akademik dünyadır. Bilim insanı olarak, temel eğitim ile yükseköğretimin insan hayatına dair birçok olumsuzluğu giderecek davranışlar kazandıracağına inanıyorum. Burada sağlanan başarının kadınların toplum içindeki rolünü daha da artıracağını öngörüyorum.”

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin kazanımlarında, kadın mensuplarının büyük pay sahibi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Bugün bizlerle olan ve kendi alanlarında da son derece saygın işlere imza atan kadınlarımız, gelecekte de toplumumuza öncülük ederek ‘gelişim’ noktasında ülkemize katkı sağlayacaklardır. Dünyanın dört bir yanında açlıkla pençeleşen çocuklarına bir lokma ekmek bulmak için çabalayan mülteci anneleri, şehit annelerini ve Diyarbakır annelerini de hatırlatmak istiyorum. Şiddetten, göçten, savaşlardan, yoksulluktan en çok etkilenen de kadın ve çocuklar oluyor maalesef” dedi.

“EN ÇOK BİR ANNE OLARAK ZORLANDIM”

DEÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nda görevli Dr. Öğretim Üyesi Sema Alp Çavuş, yaptığı sunumla Covid-19 pandemisi sürecinde sağlık alanında çalışan bir kadın ve anne olmanın zorluğuna dikkat çekti. DEÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde pandemi sürecinde yapılan uygulamaları anlatan Çavuş, “En çok bir anne olarak zorlandım. Aslında eşim sağlık çalışanı olmadığı için şanslıydık, çocuğumuzun yanında olabildi. Her ikisi de sağlık çalışanı olan ebeveynler çok zor günler geçirdi. Şuan Türkiye olarak elde ettiğimiz başarıya erişmek adanmışlığın sonucudur. Bu başarılarda bize destek olan ailelerimizin de payı büyük. Sağlık çalışanlarının çocukları anne ve babalarını beklememeyi, onu paylaşmayı bilir. 13 yaşında olan evladım hayatının en önemli sınavlarından birine hazırlanırken, ‘anne ölmeyeceksin değil mi?’ diye sordu. Bu en ağır anımızdı” diye konuştu.

ANNESİNİN HİKAYESİNİ ANLATTI

Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi’ başlıklı uluslararası konferansın hikaye yarışması birincisi Zaid Othman da panele annesi Sultana Hussein ile birlikte katıldı. Othman, annesinin hayatını konu ettiği hikayeyi gözyaşları içinde okudu. Çocuk yaşta evlendirilerek Lübnan’a yerleşen, burada iç savaş çıkmasıyla Suriye’ye zorunlu göç eden ve yine savaş nedeni ile doğduğu topraklara, Türkiye’ye gelen Hussein’in hayat hikayesi dinleyenleri derinden etkiledi. Kendisi okuma yazma bilmediği halde çocuklarını okutarak üniversite eğitimi aldıran Sultana Hussein’in oğlunun kulağına fısıldadığı “Oğlum, hayatta tek umudum sen kaldın” cümlesi karşısında dinleyenler gözyaşlarını tutamadı.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM)  İzmir İl Temsilcisi ve Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürü Arzu Günaydın, 2013 yılında kurulan ve 50 ilde temsilciliği bulanan derneğin faaliyetlerini anlattı. Günaydın, kadınlara yönelik düzenledikleri, projeler, eğitimler ve kongreler ile yaptıkları yayınlar hakkında bilgi verdi. Kadın istihdamına, eğitimine, ekonomik ve sosyal hayatlarına dair sağladıkları katkıları, bu alanlarda gerçekleştirdikleri, ulusal ve uluslararası söyleşi, panel ve konferansları anlattı. Günaydın, “Varoluşta eşitlik,sorumlulukta adalet sloganımızla mağdur olan kadının yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

136 GÜN SONRA OLİMPİYATLARDA

Olimpiyatlara kabul edilen Türkiye’nin en genç kadın sporcusu olan jimnastik sporcusu Nazlı Savranbaşı (17), çocukluktan-profesyonelliğe sporcu olma serüvenini anlattı. 4 yaşında bir oyun olarak jimnastiğe başladığını söyleyen Savranbaşı, 10 yaşından itibaren milli takım sporcusu olarak, uluslararası müsabakalarda Ayyıldızlı mayoyu giyerek Türkiye’yi temsil etmenin İstiklal Marşı’nı dinletmenin gururunu yaşadığını anlattı. Nazlı Savranbaşı, “Katılmaya hak kazandığım 2020 olimpiyatları pandemi nedeniyle ertelendi. 136 gün sonra orada ülkemizi temsil edeceğim. Konuşmama Gazi Mustafa Kemal’in bir sözüyle son vermek istiyorum; Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diye konuştu.

Panelde alalında öncü kadınlar videosu ile Devlet Sanatçısı Suna Kan ve Tiyatro Oyuncusu Pelin Körmükçü’nün ilettiği videolu mesajlar izletildi. Etkinliğin sonunda DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, katılımcılara çiçek takdim etti.

İlgili Yazılar