Mevlana’yı Her Geçen Gün Daha Çok Özlüyoruz

950

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ölümünün 746. yıl dönümü nedeniyle düzenlediği etkinlikte konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Bizler, Mevlana’yı her geçen gün daha fazla özlüyoruz. Çünkü lütfedilen hayatları zindana çevirenlerin; var olma amacını unutanların; fesatı kalplerine mühür edenlerin olduğunu görüyoruz. Bunlar, bizlerin daha fazla bağlanmamız gereken noktaların nerelerde olduğunu gösteriyor. O nedenle Mevlana’nın fikirlerinden öğütlerinden feyz almaya; aklımızı vicdanımızla buluşturmaya önem veriyoruz” dedi.

 Öğretileri ile tüm dünyada ilgi uyandıran Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ölümünün 746. yıl dönümü sebebiyle Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, DEÜ İlahiyat Fakültesi ile DEÜ Mevlana Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin düzenlediği Şeb-i Arus töreni Sabancı Kültür Sarayı’nda gerçekleştirildi. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Rabbi’ne, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğü ve düğün gecesi olarak adlandırdığı Şeb-i Arus etkinliğine, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, DEÜ İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Osman Bilen, DEÜ Mevlana Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Vekili Doç. Aynur Maktal, Hz. Mevlana’nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru, dekanlar, müdürler, akademisyenler ve Mavlana öğretisine gönül verenler katıldı.

Törende konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Hikmet ve marifeti ilahi aşk ile buluşturan; varlık alemindeki en büyük sevincin Allah’a kulluk olduğunu hatırlatan Mevlana’nın, sevgi ve hoşgörüyle yol aldığı hayatında, yaratana kavuştuğu gündür Şeb-i Arus. Kendilerinin Düğün Günü olarak gördüğü; yok oluşun değil, aslına dönüşün anlamıdır aslında Şeb-i Arus. Bu yüzdendir ki aradan geçen asırlar içinde Mevlana’nın hak ve hakikat yolundaki hayatı, gerçek sevginin insanın kulluk nispetinde Hakk’a yakın olmasının da manasıdır. Hakkı’ın, adaletin ve şefkatin kaynağı olan İslam’a sıkıca bağlanan; merhameti ve doğruluğu ile insanlığın kılavuzu olan Hz. Muhammet Mustafa Peygamber efendimizin yolunda koşan Mevlana, geçmişte olduğu gibi gelecekte de ruhumuzdaki bahtiyarlığın bağı ve aynasını teşkil etmektedir. Alim ve hakîm olan; bilineni ve bilinmeyeni sadece Hakk’ta arayan Mevlana, hoşgörüsü ile hepimizin insanlık gayesine vakıf olmamıza; çekilen her çilenin bir amacı olduğuna ikna etmiştir. Bu kutlu anlayıştır ki; onu, Yüce Mevlamıza huzur içinde kavuşturmuştur. Onun için Mevlana’nın fikirleri, ölümden sonra sonun değil başlangıcın ve huzurun da müjdecisidir” diye konuştu.

“Bizler, Mevlana’yı her geçen gün daha fazla özlüyoruz. Çünkü lütfedilen hayatları zindana çevirenlerin; var olma amacını unutanların; fesatı kalplerine mühür edenlerin olduğunu görüyoruz. Bunlar, bizlerin daha fazla bağlanmamız gereken noktaların nerelerde olduğunu gösteriyor. O nedenle Mevlana’nın fikirlerinden öğütlerinden feyz almaya; aklımızı vicdanımızla buluşturmaya önem veriyoruz” ifadelerini kullanan Hotar, sözlerini şöyle sürdürdü:

Güneş olmak ve altın ışıklar halinde; Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim. Gece esen ve suçsuzların ahına karışan; Yüz rüzgarı olmak isterdim, diyerek yüreklerimizi perdahlayan Mevlana’nın anlaşılması, bugün burada olan bizlere ve gelecekte vücut bulacak evlatlarımıza örnek olmasını dileriz. Unutmayalım ki, onun dergahı gönül dergahı; merhametin ve huzurun diyarıdır. Bu yüzden Hazreti Mevlana’nın Mesnevisi’ni, Divan-ı Kebiri’ni, Mektubat’ını daha fazla okuma zamanıdır. Gün birlik olma; sevme ve sevilme zamanıdır. Bu duygularla medeniyetimizin mimarlarından Mevlana Celalattin-i Rumiyi bu vuslat günü vesilesiyle bir kez daha hürmet ve minnetle yad ediyoruz.” 

İZMİR MEVLEVİHANESİ

Açılış konuşmasının ardından, moderatörlüğünü DEÜ İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Osman Bilen’in yaptığı söyleşide Prof. Dr. Mehmet Demirci İzmir Mevlevihanesi’ni, Hz. Mevlana’nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru ise onun öğretilerini anlattı.

Osmanlının hakim olduğu hemen her yerde Mevlevihanelerin kurulduğunu anlatan Prof. Dr. Mehmet Demirci, ”Ege’de mevlevihanenin açılması erken döneme rastlamaktadır. Beylikler döneminde Manisa mevlevihanesi, Tire mevlevihanesi ve Muğla mevlevihanesinin açıldığını biliyoruz. İzmir’de daha geç açılmıştır. Musiki merakı ile mevleviliğe yönelen, Halil Akif Dede Sultan Abdülcmecid’in yardımıyla İzmir’in en güzel yerinde Mevlevihane açmıştır. 1850 yılında kurulan İzmir Mevlevihanesi, 75 yıl sonra 1925 yılında tekkelerle birlikte kapanmıştır. İzmir mevlevihanesi devrin entelektüellerinin bulunduğu bir kültür mekanıdır” diye konuştu. Hz. Mevlananın eseri Mesneviden pasajlar okuyan Esin Çelebi Bayru, Hz. Mevlananın öğretilerinden bahsetti. Etkinlik, Ümit Yazıcı yönetimindeki orkestranın, Sultan 3. Selim’in Sûz-i Dilâra Mevlevi Ayini dinletisi ile son buldu.

İlgili Yazılar